Arabuluculuk 6325 sayılı kanun “Sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini … ifade eder. “ şeklinde tanımlanmıştır.
Gün geçtikçe arabuluculuğun ülkemizde uygulanma alanı da pek çok davada dava şartı haline getirilmiş olması nedeniyle artmaktadır.
İş Mahkemeleri Kanunu md. 3 hükmü gereğince “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
Bu hükümden hareketle; kıdem, ihbar, kötüniyet tazminatları, ücret alacağı, fazla çalışma ücreti veya yıllık ücretli izin alacakları, genel tatil ücretleri, milli ve dini bayram tatil ücretleri, İşe iade davaları, İşçi ile işverenin birbirine hakaret etmesinden kaynaklanan tazminat davaları için arabulucuya başvuru zorunludur.
Bu davaların dışında kalan tespit davaları, iş kazasından kaynaklanan tazminat davaları için doğrudan dava açılabilmektedir.
Arabuluculuk görüşmelerine vekille katılma gibi bir zorunluluk olmasa da bu görüşmelerde mutlaka hukuki yardım alınmalıdır. Arabuluculuk yöntemiyle talep edilen alacakların hesaplanması teknik bilgi gerektirmektedir. Arabuluculuk görüşmeleri sonrasında uzlaşma olması halinde sonradan dava açılamamaktadır. Bu nedenle hak kaybına uğrama ihtimali vardır.
Benim düşüncem, işçi işveren ilişkisinde zayıf konumda olan işçinin korunması amacıyla işçiler açısından arabuluculuk görüşmelerine avukatla katılımın zorunlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Comments